Perşembe, Mart 07, 2019

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ


İnsan Haklarının temelinde kadınların siyasi ve sosyal başarılarının kutlanması için Birleşmiş Milletlerin onayladığı 8 Mart Dünya Kadınlar günüdür. 1957 de ABD  Newyork ta 40.000 işçi grev yaptığında,  polis müdahalesi sonrası 129 kadın İşçi ölüyor. Clara Zetkin in Danimarka Kopenhag kentinde 2. Enterrasyonele bağlı Kadınlar Toplantısında “8 Mart” ın Kadınlar Günü olarak anılması önerisi  Birleşmiş Milletler tarafından kutlanarak kabul edilmiştir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Grubu Başkanı (2015) ve Yeni Zelanda eski Başbakanı Helen Clark la Ankara da Uçan Süpürge Uluslararası Umut Hope Mayıs 2018 de görüştük. Lider olarak kadının statüsünün siyasette seçilmesi ve mücadelesinde yaşadığı zorlukları sordum. Yeni Zelenda Başbakanı olarak seçilirken % 30 zorlandığını, Birleşmiş Milletler Kalkınma Gurubu Başkanlığında 15 kişiden tek Kadın Lider olarak görev aldığında ise % 90 zorluk yaşadığını söyledi. 
“Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği” Türkiyemiz değil, dünyanın sorunu olarak gözükmektedir.  İsveç te 1993 de “TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DERNEĞİ  kurularak soruna müdahale edilmiştir.  Derneği kuran gönüllü STK temsilcileri erkek olup, kadının toplumdaki statüsü ve haklarının  iyilieştirilmesi için çalışmışlardır. İsveç Büyükelçiliği kendi dillerinde yayınladığı sağlık, güç ve nüfuz, iş dünyası ve erkek egemen sahalara girerek sunulan araştırma ve geliştirme sonuçlarını 10 ülkede sergi sunmaktadır.
Türkiye de durum; kültürel ve ideolojik mesele erkeğe 1000 cariye helaldir söylemleri dinlenen sobhetlerle, şiddete ve haksızlığa prim veren akıllarla aynı havayı ve suyu paylaşmaya başladık. Atatürk’ün devrimleri  ve Medeni Kanunun Kabulüyle  Türk Kadınına 1926 da kadın ve erkek eşit haklar verilmiştir. Tahminim odur ki; Suriyeli mültecilere  yardım edelim derken, bizde de  Müslüman ülke kültürel adaptasyonuyla  önlem alınması gereken, kültürel yozlaşmaya giden tutum yayılmaya başlamıştır.
Kurtuluş Savaşı sonucunda Yalova İline Sağlık Memuru olarak atanan dedem ve arkadaşlarının kadın erkek yanyana verdikleri  millimücadele ruhunun aktarıldığı günlerden gelen bizler şu anda; kültürel toplum kaynaşmasıyla ülkemizin nasıl bu hale getirildiğini düşünmekteyiz.  83 yıl önce 1934 te TBMM de Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı tanınmıştır. Fransa ve İtalya (1946), İsviçre (1971) de Avrupa da Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkını vermiştir.
Teknolojinin gelişmesi,  Endüstri 4.0 ve küresel dönüşümle geleceğe hazırlanan milletimizin;
Kentsel Dönüşümle Akıllı Şehirlerin oluşturulması çabalarıyla, seçimlere hazırlanan ülkemizde,
25 krşluk poşetler sonucu çıkan kenevir söylemleri,
Ucuz meyve sebze için belediye tanzim satışlarıyla oyalanarak geçim derdini çözmeye çalışan halk,
Özgecan vakası ve cinsel istismarcıların tutumları vb gibi sebeplerden Hukuk liginde de sınıfta kalmış pozisyondayız.
Dünya Adalet Projesiyle “Hukukun Üstünlüğü Endeksi  açıklandığında Hukukta 109. sırada olup, Namibya, Ruanda , Burkina Fas, Çin ve İrandan sonra yer aldık.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 26. Dönemde % 14 oranında kadın milletvekili yer aldı. Kagiderin son değerlendirmesiyle de 600 milletvekilinden 104 ü Kadın milletvekili olup,  % 17 oranıyla % 3 yükselse dahi istenen seviye sağlanamamıştır. İsveçte 349 milletvekilinden 188 erkek, 168 i kadındır.  Birleşmiş Milletler Kalkınma Grubu Başkanı (2015) ve Yeni Zelanda eski Başbakanı Helen Clark Birleşmiş Milletlere seçildiğinde % 90 zorluk yaşadıysa, biz de neleri  dönüştürerek “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinde” yapılandırmaya giderek, yeniden GELECEĞİ oluşturabiliriz!...