İnsan
Haklarının temelinde kadınların siyasi ve sosyal başarılarının kutlanması için
Birleşmiş Milletlerin onayladığı 8 Mart Dünya Kadınlar günüdür. 1957 de
ABD Newyork ta 40.000 işçi grev yaptığında, polis müdahalesi sonrası 129 kadın İşçi
ölüyor. Clara Zetkin in Danimarka Kopenhag kentinde 2. Enterrasyonele bağlı
Kadınlar Toplantısında “8 Mart” ın Kadınlar Günü olarak anılması önerisi Birleşmiş Milletler tarafından kutlanarak
kabul edilmiştir.
Birleşmiş
Milletler Kalkınma Grubu Başkanı (2015) ve Yeni Zelanda eski Başbakanı Helen
Clark la Ankara da Uçan Süpürge Uluslararası Umut Hope Mayıs 2018 de görüştük.
Lider olarak kadının statüsünün siyasette seçilmesi ve mücadelesinde yaşadığı
zorlukları sordum. Yeni Zelenda Başbakanı olarak seçilirken % 30 zorlandığını,
Birleşmiş Milletler Kalkınma Gurubu Başkanlığında 15 kişiden tek Kadın Lider
olarak görev aldığında ise % 90 zorluk yaşadığını söyledi.
“Toplumsal
Cinsiyet Eşitsizliği” Türkiyemiz değil, dünyanın sorunu olarak gözükmektedir. İsveç te 1993 de “TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DERNEĞİ” kurularak soruna müdahale edilmiştir. Derneği kuran gönüllü STK temsilcileri erkek
olup, kadının toplumdaki statüsü ve haklarının
iyilieştirilmesi için çalışmışlardır. İsveç Büyükelçiliği kendi
dillerinde yayınladığı sağlık, güç ve nüfuz, iş dünyası ve erkek egemen
sahalara girerek sunulan araştırma ve geliştirme sonuçlarını 10 ülkede sergi
sunmaktadır.
Türkiye de
durum; kültürel ve ideolojik mesele erkeğe 1000 cariye helaldir söylemleri
dinlenen sobhetlerle, şiddete ve haksızlığa prim veren akıllarla aynı havayı ve
suyu paylaşmaya başladık. Atatürk’ün devrimleri
ve Medeni Kanunun Kabulüyle Türk
Kadınına 1926 da kadın ve erkek eşit haklar verilmiştir. Tahminim odur ki;
Suriyeli mültecilere yardım edelim
derken, bizde de Müslüman ülke kültürel
adaptasyonuyla önlem alınması gereken,
kültürel yozlaşmaya giden tutum yayılmaya başlamıştır.
Kurtuluş
Savaşı sonucunda Yalova İline Sağlık Memuru olarak atanan dedem ve
arkadaşlarının kadın erkek yanyana verdikleri
millimücadele ruhunun aktarıldığı günlerden gelen bizler şu anda;
kültürel toplum kaynaşmasıyla ülkemizin nasıl bu hale getirildiğini
düşünmekteyiz. 83 yıl önce 1934 te TBMM
de Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı tanınmıştır. Fransa ve İtalya (1946),
İsviçre (1971) de Avrupa da Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkını vermiştir.
Teknolojinin gelişmesi, Endüstri 4.0 ve küresel dönüşümle geleceğe
hazırlanan milletimizin;
Kentsel Dönüşümle Akıllı Şehirlerin
oluşturulması çabalarıyla, seçimlere hazırlanan ülkemizde,
25 krşluk poşetler sonucu çıkan kenevir
söylemleri,
Ucuz meyve sebze için belediye tanzim
satışlarıyla oyalanarak geçim derdini çözmeye çalışan halk,
Özgecan vakası ve cinsel istismarcıların
tutumları vb gibi sebeplerden Hukuk liginde de sınıfta kalmış pozisyondayız.
Dünya Adalet Projesiyle “Hukukun Üstünlüğü Endeksi” açıklandığında Hukukta 109. sırada olup, Namibya,
Ruanda , Burkina Fas, Çin ve İrandan sonra yer aldık.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinde 26. Dönemde % 14 oranında kadın milletvekili yer aldı.
Kagiderin son değerlendirmesiyle de 600 milletvekilinden 104 ü Kadın milletvekili
olup, % 17 oranıyla % 3 yükselse dahi
istenen seviye sağlanamamıştır. İsveçte 349 milletvekilinden 188 erkek, 168 i
kadındır. Birleşmiş Milletler Kalkınma
Grubu Başkanı (2015) ve Yeni Zelanda eski Başbakanı Helen Clark Birleşmiş
Milletlere seçildiğinde % 90 zorluk yaşadıysa, biz de neleri dönüştürerek “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinde” yapılandırmaya giderek, yeniden
GELECEĞİ oluşturabiliriz!...